En kısa tanımı ile mülteci, ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan, korkusu nedeniyle ülkesine geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişidir.
Mültecilik, hukuki bir statüdür ve mülteciler uluslararası hukuk tarafından korunur. Bu korumayı sağlayan temel metin ise İnsan Hakları Evrensel Bildirisidir. Bildiriye göre;
- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez (Md. 9)
- Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır. (Md. 14)
- Herkesin bir ülkenin yurttaşı olmaya hakkı vardır. (Md. 15)
- Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. (Md. 13)
Bildiride kayıt altına alınan bu hakların korunması amacıyla 14 Aralık 1950 tarihinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Tüzüğü yayımlanmıştır. Üye ülkelerin katılımıyla 1951 yılının temmuz ayında yapılan toplantıda ise Cenevre Mülteci Sözleşmesi imzalanmıştır. 1954 tarihinde yürürlüğe giren bu Sözleşmede 1967 Protokolü ile önemli değişiklikler yapılmış, bu değişiklikler sayesinde Sözleşme evrensel bir nitelik kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Sözleşmeye 28 Ağustos 1961 tarihinde taraf olarak Sözleşmede yazılı şartları yerine getirmeyi taahhüt etmiştir.
Mülteciler temel olarak, maruz kaldıkları tehlike veya tehdit nedeniyle uluslararası sığınma talebinde bulunan kişilerdir. Ancak, burada bilinmesi gereken önemli husus sığınma talebinde bulunan her kişinin mülteci sıfatı kazanamadığıdır. Mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiler “sığınmacı” olarak adlandırılır. Mülteci ise sığınma başvurusu kabul edilen kişidir. Sığınma talebi reddedilen kişiler artık mülteci olamayacağı gibi sığınmacı olarak dahi kabul edilemez. Bu durum birçok sığınmacı açısından sadece bir zamanlama meselesi olarak görülse de Sözleşmede düzenlenen hakların kazanılması acısından büyük önem arz etmektedir. Örneğin, Bildirinin 13. maddesinde düzenlenen serbestçe dolaşma hakki, sığınmacılara ancak mülteci statüsünün kazanılması sonrasında verilmektedir.
Mültecilere sağlanan hakların temelinde, sığınma hakkının aranması süresince yardımda bulunulması, yasal danışma ve yardım sağlanması, mültecilerin fiziksel güvenliği için düzenlemeler yapılması, yerleşme konusunda yardımcı olunması vardır. Bunlara ek olarak, diğer sözleşmelerde düzenlenen yaşama hakkı, işkence ve kötü muameleden korunma hakki, vatandaşlık hakkı, hareket özgürlüğü hakkı, ülkeyi terk etme ve ülkeye geri dönme hakkı, zorla geri gönderilmeme hakları da mültecilere sağlanması gereken tabi haklardır. Bu hakların sağlanmasının takibi ise Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından yapılmaktadır.